5 Mart 2013 Salı


Behçet Necatigil'in ''Gizli Sevda'' isimli şiirini okuduktan sonra...


Sen Benden Gidemezsin ki... 

''Senden adam olmaz...'' deyip gitmiş olsan gerek. Yıllarca o sesi duydum. Bir yandan da; ''gözlerin, gözlerime değmeden yaşayamam...'' sözün. Bir o geliyor, bir o. "Çıldıracağım'' diyorum; sonra ''ya çıldırdıysam'' diyorum. Severdin bilirdim. Annenin sözleri doldurdu seni hep. Yoksa hiç ayrılmayacaktık biz. Çocuklarımız olacaktı biri kız, biri oğlan. İsimlerini bile belirlemiştik. "Sana benzeyecekler'' derdim, gülümserdin sadece. Eve gelince... O ev hep sıcak olacaktı, küçük olacaktı. Biz ısıtacaktık o evi. Küçük evde oturacaktık ki; sık sık görelim birbirimizi. Maddiyat sorunu değildi bizimki; olumsuzlukları olumlu yapmaydı. Rengarenk boyayacaktık; sırf evimiz gözlerini kıskanmasın diye.
Ne oldu hayallerimize? Benden ayrılmadan bir kaç gün önce düşünürdük bunları. Birden 8 yıl önceye gittim... Gününü hatırlamam. ''Lanet gün''dür adı. Ben onu unutmuştum. Nereden geldin de söyledin şimdi onu gördüğünü? Ya ben onu hiç unutamamışsam? Ya bundan sonra aklımdan çıkmayacaksa? Yoo... Hayır! Görmedin onu, görmedin! Yalan söylüyorsun değil mi? Sordu mu beni? Anlat nasıldı?
-Biraz yorgun, hast...
-Sus!
Uzun saçları omzuna dökülmüş, gözleri parıl parıl, kendini görüyorsun bakınca. Öyle seni çeker ki o gözler; orada kalmazsın, başka yerlere gidersin. Ah! O elleri hep muhtaçtır senin ellerine. Buz gibi... Bem beyaz vücudu sana soğuğu hatırlatır; ama bir sarılsan ah nasıl sıcaktır. O beli, incecik beli... Çay bardağını kıskandırır. Çay bardağı demişken, amma çay içerdik kitaplardan bahsederken. Sen anlamazdın çoğu zaman. Ben anlatırdım, sen dinlerdin. Kitaplar mı sıktı seni?
Ne güzel şey onu böyle güzel hatırlamak. Vazgeçtim anlatma onu bana, istemiyorum selamını da... Hastalıkmış, kocasıymış, başkasının dokunduğu elleriymiş... Hepsi uzak dursun, gitsin! O suçlu gibi ezik olan değil, o selam söyleyen değil; o benim olan, hala benim olan...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder